
Ağustos ayı çiçekleri denilince karşımıza sıra sıra dizilmiş rengarenk glayöller ve çocukken benim de pek sevdiğim gelincik geliyor.
Bu yazımızda şahane çiçekleriyle dikkatleri çeken glayöl ile ilgili ilginç bilgileri derlemeye çalıştım. Ancak detaylara geçmeden önce Ağustos ayında doğan değerli ev yeşili okurlarının doğum gününü kutlar, herkese şahane bir yıl dilerim. Bu ay size ekstra fotosentez gönderiyorum 🙂
Ağustos ayı çiçekleri arasında yerini alan ve bu ay içerisinde doğanlar ile özdeşleştirilen Gladiolus, anavatanı daha ziyade Güney Afrika ve Akdeniz olan ve Iridaceae yani Süsengiller familyasına mensup bir bitki türü. Glayölü Avrupa’ya getirenlerin ise Eski Yunanlılar olduğu düşünülüyor. Bu arada soğanlı bitkiler arasında gösterilse de glayölün kök bölgesi aslında “bulb” yani “soğan” değil “corm” olarak tanımlanıyor. Alocasia’lardakiler de corm şeklinde tanımlanır, oradan benzetme yapabilirsiniz.
Uzun boyu ve ihtişamlı görüntüsüyle Gladiolus yani Glayöl adını “kılıç” anlamına gelen “gladius” kelimesinden alıyormuş. Aslında bir zambak türü olmamasına rağmen glayöller bu sebeple kılıç zambağı olarak da adlandırılıyor. İnternette karşıma çıkan birkaç yazıda kendisine düğün çiçeği denildiğini de gördüm.
Gösterişli, trompet şeklindeki çiçekleriyle mor, pembe, kırmızı, turuncu, sarı ve beyaz tonlardan oluşan parlak bir dizi şeklinde yazın ortasından sonuna kadar açan glayöl, kesme çiçek buketlerinde sıklıkla tercih ediliyor ve düğün çiçeği denilmesi de bundan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Bitkimizi biraz tanıdığımıza göre şimdi hep birlikte tarihte keyifli bir yolculuğa çıkalım ve Gladiolus ile ilgili anlatılan hikayelere, halk inanışlarına ve mitlere kulak verelim.
Tarihten Gladiolus (Glayöl) İle İlgili İlginç Bilgiler

Orta Çağ boyunca, ekmek pişirilirken una kurutulmuş ve öğütülmüş glayöl soğanları eklenirmiş. MÖ 300 civarında glayöl, soğanları hamurda pişirilerek yenirmiş ve öğütülmüş glayöl soğanlarıyla kekler pişirilirmiş. 17.-18. yüzyıllarda ise glayöl, diş ağrısı için bir ilaç ve emziren anneler için süt artırıcı olarak kullanılmış.
Bir süs bitkisi olarak glayöle olan ilgi 17. yüzyılın sonunda, daha sonra modern glayöl türlerinin çoğunun atası olan Güney Afrika türlerinin Avrupa’da ilk kez ortaya çıkmasıyla başlamış. 1753’te Carl Linnaeus, Species of Plants isimli çalışmasında glayöl cinsi ve türlerinin botanik bir tanımını yapmış ve ve 1807’de İngiliz William Herbert birkaç Güney Afrika türünü çaprazlayarak ilk glayöl melezlerini elde etmiş.
Tarihi kayıtlara bakıldığında glayölden ilk olarak MÖ 1. yüzyılda Pliny’nin eserlerinde bahsedildiği görüşmüş. O dönemlerde savaşçıya zafer kazandırma ve onu ölümden kurtarma yeteneği glayöle atfedilirmiş. Savaşçılar bir muska gibi göğsüne glayöl soğanı bağlar ve hem zafer kazanacaklarına hem de yaralanmalardan kurtulacaklarına inanırmış.
Benzer bir inanışı bahçeye dikilen glayöllerde de görüyoruz. Evin bahçesine glayöl dikildiğinde bunun kem gözden koruduğuna ve art niyetli kişilerin etkisini uzak tuttuğuna inanıldığına dair notlar karşıma çıktı.
Gladyatörlerin Çiçeği Glayöl

Glayöl ile ilgili en etkileyici efsanelerden biri Romalı gladyatörlerle ilgili. Hikaye odur ki Romalı komutan Trakyalı savaşçıları esir alır ve gladyatör yapılmalarını emreder. Kazanana hayatının bağışlanacağı söylense de arkadaşlar, birbirleriyle savaşmayı reddeder ve bu sebeple öldürülür. Pek çok bitkide olduğu gibi kahraman savaşçıların akan kanlarından yaprakları kılıç gibi ve çiçekleri kanın moruna benzer glayöller yeşerir. Glayöl bu sebeple asaletin, sadakatin ve dostluğun simgesi olarak gösterilir.
Antik Roma’ya baktığımızda glayölün savaş tanrısı tanrı Mars ile ilişkilendirildiğini görüyoruz. Antik Roma’da glayöl, gladyatörlerin çiçeği olarak bilinirmiş ve seyirciler dövüşün galibini rengarenk glayöllerle kaplarmış. Farklı olarak İskandinav mitolojisinde glayöl, güzelliği, sevgisi ve doğurganlığıyla tanınan tanrıça Freya ile ilişkilendirilmiş.
Glayölün etkisini tarih boyunca sanat ve edebiyat üzerinde de görmek mümkün. Edebiyatta glayöl çiçeği, güç ve cesaret sembolü olarak kullanılmış ve bunun dikkate değer bir örneğinin glayöl çiçeğinin savaşçı Beowulf’un cesaretini temsil etmek için kullanıldığı epik şiir “Beowulf”ta görülebileceği notu düşülmüş.
Glayöl çiçeği ayrıca sanatta çeşitli duygu ve kavramları temsil etmek için de kullanılmış. Örneğin Viktorya döneminde, glayöl genellikle hayranlık ve sevgiyi ifade etmek için bir hediye olarak verilirmiş.
19. yüzyıla geldiğimizde Avrupa’da glayöl üretiminde ciddi bir artış görüyoruz. Bu dönemde özellikle İngiltere’de az önce de bahsettiğimiz gibi ilk kez çeşitli melezler üretilmiş ve bunlar daha sonra ticarileştirilerek önemli bir ürüne dönüşmüş.
Avrupa’da peyzajda ve kesme çiçekçilikte sıklıkla kullanılmasına rağmen glayöller Güney Afrika’da daha ziyade yemek kültürüyle ilişkili. Birçok Afrika ülkesinde glayöl çiçeklerinin pişirilip sebze olarak tüketildiği bilgisine rastladım. Doldurulmuş glayöl çiçeği gibi tariflerin yanı sıra glayölden un yapıldığını da gördüm.
Glayöl ABD’de ise 20. yüzyılın başlarında popüler hale gelmiş ve hatta 1910 yılında Boston’da Amerikan Glayöl Derneği kurulmuş.
Mitolojide Glayöl
Anlatıya göre tanrı Apollon’un diski tarafından yanlışlıkla öldürülen Hyacinthus isimli gencin bedeninden bir glayöl çiçeğinin filizlendiği söyleniyor. Hyacinthus (Sümbül) için kanından sümbüller yeşerdiği ve bitkinin adını buradan aldığı da anlatılıyor.
Glayölle ilgili bir başka anlatıda hasat tanrıçası Ceres veya Yunan mitolojisine göre Demeter’in kutsal bir korusu olduğu ve dinsiz bir adamın bu korudan defalarca yakacak odun çaldığı söyleniyor.
Günlerden bir gün adam Demeter’e tapanlardan birini öldürülce öğrencinin kanından bir glayöl filizlendiği söyleniyor.
Olaydan sonra adam giderek fakirleşmiş ve kızını satmaya çalışmış, neyse ki kızı ondan kurtulmayı başarmış. Kızı koruda bulan Demeter, onu bir glayöle çevirmiş.
Glayöl çiçeği, tanrı ve tanrıçalarla olan ilişkisine ek olarak tıbbi amaçlar için de kullanılmış. Geleneksel Afrika tıbbında glayöl soğanları ishal, dizanteri ve tüberküloz gibi çeşitli rahatsızlıkları tedavi etmek için kullanılırmış. Glayöl ayrıca Çin tıbbında kalp hastalığı ve iltihabı tedavi etmek için kullanılmış. Bugün hala bazı alternatif tıp uygulamalarında kullanılıyormuş.
Ağustos Ayı Çiçekleri: Glayölün Anlamı Nedir?
Glayöl, samimiyeti, gücü, şifayı ve onuru, ayrıca ahlaki karakteri ve hatırlamayı sembolize edermiş. Viktorya döneminde romantikler, glayöl çiçeğinin aşk tanrısının oku gibi birinin kalbini sevgiyle delebilecek kadar güzel olduğuna inanır ve glayölün ilk görüşte aşkı temsil ettiğini söylermiş.
Her bitkimizde olduğu gibi ağustos ayı çiçekleri arasında ilk sırada yer alan glayölde de her renk farklı bir anlamı temsil ediyor. Bu kısım her ne kadar epey ticari bir boyut kazanmış olsa da onulmaz bir romantik olarak gizliden gizliye hoşuma gidiyor sanırım 🙂
Kırmızı glayöl: Tutku ve romantizm
Pembe glayöl: Şefkat
Beyaz glayöl: Masumiyet
Sarı glayöl: Mutluluk ve dostluk
Mor glayöl: Güzellik ve şans
Bahçede Glayöl Bakımı Nasıl Yapılır?
Glayöl, Güney Afrika ve Akdeniz ülkelerindeki sıcak ve kuru iklimlerinde yetişen bir bitki türü olduğundan doğal ortamını taklit edecek bir ortama yani kesinlikle iyi bir drenaj ve bol güneş ışığına ihtiyaç duyar. Bahçeye glayöl ekerken iyi güneş alan bir noktanın seçilmesi önemlidir. Aynı şekilde glayöl soğanı ekimi yapılacak toprağın iyi drene olmasına dikkat edilmelidir. Saksıda glayöl yetiştirmek için ise geçirgenliğin yüksek olduğundan emin olunmalıdır.

Glayöl soğanlarını direkt olarak bahçeye ilkbahar aylarında ekebilirsiniz ancak don olaylarını takip etmekte fayda var. Son ilkbahar donları öncesinde serada veya iç mekanda saksılara alabilir ve don zamanı geçtikten sonra bahçeye geçirebilirsiniz.
Glayöl soğanlarının son olarak Temmuz ayı gibi ekimi yapılabileceği yönündeki yönergelerin bana verdiği yetkiye dayanarak ben de Haziran sonunda bahçeye birkaç glayöl soğanı ektim. Henüz epey güzel gelişiyorlar ancak şimdilik bir çiçeklenme görebilmiş değiliz. Biraz daha vakti var sanıyorum 🙂
Uzun yaprakları sebebiyle güçlü rüzgarlardan korumak amacıyla duvar dibi tercih edilebilir – ben bu şekilde ilerledim. Sınır bitkisi olarak veya bitkisel tasarımda en arkada boylu bitki olarak şahane göründüklerini söylemek gerek.
Glayöl soğanları biraz hassas olarak kabul edildiğinden her sonbaharda kazılarak çıkartılması, serin ve kuru bir ortamda saklanması ve toprak ısındıktan sonra ekilmesi öneriliyor. Her yıl eski soğanların üzerinde yeni soğan oluşumu görülmesi bekleniyor ki eski soğan ölürken yeni soğan geliştiğinden endişelenmeye gerek yok. Henüz soğan gelişimini bizzat görmedim bakalım bu sene bir kısmını saklamayı bir kısmını ise toprakta bırakmayı deneyeceğim. Bilirsiniz deney severim 🙂
Uzun süreli çiçeklenme için glayölde aralıklı ekim öneriliyor. Yani soğanları haftada bir veya birkaç günde bir şekline ekerseniz sırayla çiçeklenme görülür ve böylece bahçeniz daha uzun süre çiçekli kalabilir.
Ağustos 2023, Yalova